Zekice düşünülmüş yeni bir teknoloji, düşük akışlı gelgit akımlarını uygun maliyetli yenilenebilir enerji kaynağına dönüştürüyor. Makalemizin sonuna icadın videosunu ekledik.
Gelgit akıntılarını kullanıyor
Ada topluluklarına temiz ve uygun fiyatlı enerji sağlamak büyük bir zorluktur. Boyutları ve izolasyonları nedeniyle küçük adalar, enerji tedarikleri için tipik olarak ithal fosil yakıtlara bağımlıdır bu oldukça maliyetli ve kirletici bir süreçtir.
AB tarafından finanse edilen DGIM2 projesi, Faroe Adalarına yeşil ve uygun maliyetli enerji sağlayarak bu zorlukların üstesinden gelmesi için bir çözüm yolu göstermişti. Projeye ev sahipliği yapan Minesto tarafından geliştirilen Deep Green adlı benzersiz bir sualtı uçurtma teknolojisine dayanmaktadır. Minesto CEO’su Martin Edlund, “DGIM2 projesinin ana hedefi Deep Green teknolojisini pazara sunmaktı. Bu enerji santrallerinin mikro şebekelerdeki dizel jeneratörleri değiştirme yeteneğini başarıyla test ettik” . Teknoloji, düşük akışlı gelgit akımlarından yenilenebilir enerji kullanır ve bunları bir elektrik şebekesine besler.
Sistem nasıl çalışır?
Rüzgarda uçurtma uçurduğunuzu hayal edin. Uçurtmayı yana doğru hareket ettirdiğinizde, daha hızlı uçtuğunu fark edersiniz . Minesto‘nun CTO’su Bernt Erik Westre çalışma şeklini bu şekilde aktarıyor, uçurtmaya bir türbin bağladığınızı ve onu rüzgar yerine gelgit akıntılarının olduğu okyanusa koyduğunuzu hayal edin ve Deep Green teknolojimizin konseptine sahip olursunuz” diyor. , türbin elektrik üreten bir jeneratörü çalıştırır. Uçurtmayı tutan “tasma”, elektriği deniz tabanına sabitlenmiş bir bağlantı noktasına aktarır. Oradan bir kablo elektriği kıyıya götürür ve burada şebekeyi besler. Gemide uçurtma otomatik kontrol sistemidir.
Bu devrim niteliğindeki teknoloji, mevcut sistemlere göre çeşitli avantajlar sunar. Geleneksel gelgit gücü saniyede 2,5 metrenin üzerinde hızlı akımlar gerektirirken, Deep Green çok daha geniş bir coğrafi alanı kapsayan düşük akışlı alanlarda çalışabilir. Hafif sistem, nispeten düşük işletme ve bakım maliyetlerinde öngörülebilir yenilenebilir enerji sağlar. Bu yeni elektrik santrali türü, aynı zamanda, ekonominin büyük bir bölümünün turizme bağlı olduğu adalar için önemli bir özellik olan tamamen su altında ve gözden uzakta çalışmanın rekabet avantajını da sunuyor.
