Dünyanın bazı bölgeleri şu anda endişe verici bir kuraklık dönemi yaşıyor. Bazı bölgelerde yağış miktarı normalin çok altına düşmüş durumda. Ve araştırmacıların yaptığı duyuru da bunu doğruluyor. Tatlı su döngüsü ile ilgili yeni bir gezegen sınırı aşıldı.
İlk kez 1970’de rapor yayınlandı
1970’lerin başında, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’ndeki (MIT, ABD) araştırmacılar tarafından ilk kez yayınlanan bir rapor, insan faaliyetinin Dünyamız üzerindeki etkisini ilk kez değerlendirdi. Meadows raporunda şu uyarıda bulunuldu:
Gezegenimizin kaynaklarının giderek daha fazla tüketilmesi bizi bir duvara doğru itecek. 21. yüzyılımıza giden yolda bir yere dikilmiş bir duvar. Doğal kaynaklara özgürce erişmemizi engelleyecek bir duvar. Sonuç, yaşam koşullarımızda dramatik bir bozulma. Bu, medeniyetimizin ölümüne bile yol açabilir.
Gezegenimizin durumu geçen 50 yılda çok daha kötüye gitti
Bir duvardan daha fazlası olan Meadows raporu, 50 yıl önce gezegensel sınırlar kavramını ortaya koydu. Ancak o zamandan beri kaynak tüketimimiz artmaya devam etti. Öyle ki, 2022’den önce 2009’dan itibaren bilim adamları tarafından daha net bir şekilde tanımlanan ve az çok birbirine bağlı olan bu gezegensel sınırlardan dördü zaten aşılmıştı.
Biyoçeşitliliğin bütünlüğünü etkileyen arazi kullanımındaki değişimle ilgili olanlar, fosfor ve azot döngülerinin bozulması ve iklim değişikliği. Bu yılın Ocak ayında, Stockholm Dayanıklılık Merkezi’nden (SRC, İsveç) araştırmacılar, beşinci bir sınırın daha aşıldığını duyurdular: kimyasal kirlilikle ilgili olan sınır.
Tatlı su döngüsü sınırı aşıldı
Bir kaç gün önce aynı ekip bize daha kötü haberler vermek için geri döndü. Toplam dokuz olan gezegen sınırından altıncı gezegen sınırı da aşıldı. Tatlı su döngüsüne dokunan. Ve bu, çoğu ülkenin endişe verici bir kuraklık dönemi yaşamasına yol açacak.
Su, biyosferin kanıdır. Ancak faaliyetlerimiz onun döngüsünü derinden değiştiriyor. SRC çalışmasının baş yazarı Lan Wang-Erlandsson, Siwi’den bir basın açıklamasında, bu artık tüm Gezegenin sağlığını etkiliyor” diye açıklıyor. Araştırmacılar tarafından yürütülen çalışma, günümüzde tatlı su döngüsündeki bozulmaların, ekosistemin çökmesi için gerçek bir risk olduğunu gösteriyor.
Örneğin, Amazon yağmur ormanlarının hayatta kalması, büyük ölçüde toprak nemine bağlıdır. Ormansızlaşmaya ek olarak, küresel ısınma nedeniyle bu nemdeki bir düşüş, şimdi bu değerli yeşil alanın tüm bölgelerini doğrudan tehdit ediyor.