Binalar, köprüler veya motorlar gibi metal yapılarda çatlaklar oluştuğunda, bunların genellikle geri döndürülemez olduğu kabul edilir ve zamanla bu çatlaklar genişleme eğilimi gösterir. Ancak platinyum metalini gözlemleyen Amerikalı araştırmacıların tespitlerine göre durum bu kadar basit olmayabilir.
Bilim camiası, yaralarımızın nihayetinde iyileşmesine benzer şekilde kendi kendini iyileştirebilecek materyaller arıyor veya yaratıyor. Çeşitli çalışmalar, kalamar dişlerinden ilham alan seramik, beton ve hatta biyoplastik gibi kendi kendini onaran malzemeler ortaya çıkardı. Ancak şu ana kadar metallerde böyle bir ilerleme kaydedilemedi. Metaller için, yorulma hasarı olarak bilinen, zamanın veya kullanımın neden olduğu küçük çatlakların kendi kendine onarılması hala zor olmuştur.
Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Sandia Ulusal Laboratuvarlarında bilim insanı olan Brad Boyce, metallerde çatlak oluştuğunda bunların yalnızca büyüdüğünü ve boşlukların asla küçülmediğini belirtti. Çatlak yayılması ilkesine dayanarak, kendi kendini onarma olasılığı son derece olanaksız görünüyordu.
Ancak ekip, nano ölçekli bir platin parçasının kırılma sonrasında kendini onardığını beklenmedik bir şekilde gözlemlediğinde bir istisnayla karşılaştı.
Orijinal ekip, metallerin nasıl çatlaklar oluşturduğunu incelemek için bir elektron mikroskobu kullandı. Platinyum metalinden oluşan malzemeyi saniyede 200 çekme işlemine tabi tuttular ve 40 dakika boyunca hiçbir insan müdahalesi olmadan deneyi yaptıktan sonra platinin sonunda kırılmasına rağmen, metalin, tıpkı derinin bir darbe sonrasında iyileşmesi gibi, küçük hasarları kendi başına onardığını keşfettiler.
Boyce, metallerin temel, doğuştan kendini onarma yeteneğine sahip olduğunu doğruladıklarını ve bunu nano ölçekli yorulma hasarı seviyesinde başarıyla gözlemlediklerini belirtti. Bu nedenle ekip, kendi kendini onarmanın ardındaki mekanizmayı anlamanın, mühendislerin metal yapılardaki stres kırıklarıyla başa çıkma biçiminde devrim yaratabileceğine inanıyor.
Ancak araştırmacılar ayrıca platinin kendisini nasıl “soğuk kaynakla” bir araya getirdiğini tam olarak anlamadıklarını ve bulgularının nano ölçekte vakumda yürütüldüğünü, dolayısıyla bu keşfin diğer çevresel koşullar için geçerli olup olmadığının belirsiz olduğunu belirtti. Boyce, uygulanabilirlik kapsamının ileriye yönelik önemli bir araştırma konusu olabileceğinden bahsetti.
Teksas A&M Üniversitesi’nden Profesör Michael Demkowicz, 2013 yılında metalin kendi kendini iyileştirme potansiyeli teorisini öne sürmüş ve bu keşfin malzeme araştırmacılarını uygun koşullar altında meydana gelebilecek öngörülemeyen olayları keşfetmeye teşvik edebileceğini umduğunu ifade etmişti.