Dizüstü bilgisayarınızı %100 şarja ulaştığında prize takılı bırakmanın pile zarar verdiğini sık sık duyuyoruz. Ancak bunun gerçek nedeni nedir?
Çoğumuz cep telefonumuzu geceleri şarj ederiz. Tam şarj en fazla birkaç saat sürerken, telefon genellikle sekiz saat veya daha fazla fişe takılı kalır!
Bununla birlikte, akıllı telefonlar hızlı şarj olma avantajına sahip olan ancak çok yüksek voltaja maruz kaldığında zarar gören bir lityum iyon pil ile donatılmıştır. Ek olarak, aşırı şarj etme pili aşırı ısıtabilir ve bazı durumlarda alev alan Galaxy Note 7’de gördüğümüz gibi yangınlara neden olabilir.
Ancak bu fenomeni önlemek için çoğu üretici, şarj dolduğunda akımı otomatik olarak durduran sistemlerle donatılmış telefonlara sahiptir. Sorun şu ki, telefon kullanılmadığı zamanlarda bile az miktarlarda deşarj oluyor.
Batarya belirli bir seviyenin altına düşer düşmez %100’e ulaşana kadar şarjı yeniden başlatır ve bu gece boyunca birkaç kez devam eder. Yani gece boyunca batarya her azaldığında telefonu aşırı ısıtan çok fazla “mini şarj” olur.
Şarj cihazı ayrıca elektrik tüketir
Üstelik enerji tüketen tek telefon da telefon değil. Batarya %100 şarj olduğunda ve şarj cihazı takılı kaldığında, şarj cihazı elektriği emmeye devam eder.
Berkeley Lab’e göre, bir şarj cihazı, şarj olurken ortalama 3,68 watt’lık ve pil doluyken şebekeye bağlı kaldığında 2,24 watt’lık bir ortalama güç tüketimi yapar. Bu da boşuna bir enerji israfıdır. Her ne kadar küçük bir enerji miktarı gibi görünse de, tüm insanların harcadığı enerjiyi hesaplayınca birkaç barajın ürettiği kadar enerji boşa gitmiş olur.
Pilin ömrünü uzatmak için şarjın her zaman %30 ile %80 arasında tutulması önerilir, yani pil tamamen boşalana kadar beklemeyin veya maksimum seviyeye kadar şarj etmeyin.