Dünyadaki yaşamın evrende yalnız bir varoluş olup olmadığı sorunsalı yakında yanıtlanabilir. Yeni bir enstrümanın geliştirilmesine öncülük eden İsviçreli astrofizikçi Sascha Quanz, önümüzdeki 25 yıl içinde güneş sistemimizin dışındaki yaşam kanıtlarının keşfedileceğine inanıyor.
Bilim adamlarının 5.000’den fazla gezegen bulduğunu ve Samanyolu’ndaki yüz milyarlarca yıldızın her birinin en az bir eş yıldıza sahip olması gerektiğini düşünürsek, insanoğlunun Mars ve Venüs’te yaşam olup olmadığına dair bile kesin bir kanıtı yok.
Çok sayıda gezegen keşfedilmeyi bekliyor ve aslında dış gezegenleri keşfetmeye odaklanmayan, ancak onları doğrudan fotoğraflayabilen Webb teleskopu da bir dizi görüntü alımı yaptı.
Sascha Quanz’ın ekibi, geliştirilmekte olan yeni bir enstrüman olan Orta Kızılötesi ELT Görüntüleme Spektrometresinin (METIS) insanların uzaylı yaşamı bulmasına yardımcı olacağına inanıyor.
Orta Kızılötesi ELT Görüntüleme Spektrometresi (METIS), E-ELT’nin dünyanın en büyük optik teleskopu olacağı 2020’lerin sonlarında tamamlanması beklenen Avrupa Aşırı Büyük Teleskopu (E-ELT) üzerine kurulacak.
Webb Uzay Teleskobu, uzak bir yıldızın yörüngesinde dönen bir ötegezegenin ilk doğrudan görüntüsünü yayınladı: gaz devi HIP 65426 b, Jüpiter’in 12 katı büyüklüğünde ve ana yıldızından Güneş-Dünya mesafesinin 100 katı büyüklüğünde bir gezegen.
Büyük atılıma rağmen, Webb’in ana odak noktası ötegezegenleri tespit etmek değil, bu nedenle daha küçük, ana yıldızlarına daha yakın ve yüzey sıvı suya sahip olma olasılığı daha yüksek olan karasal gezegenleri görmek daha zor.
Yeni cihazın tek amacı, Webb Uzay Teleskobu’nun bıraktığı boşluğu doldurmak. Yere dayalı teleskop ekipmanı, uzak gezegenlerin atmosferlerinin kimyasal bileşimini ölçen Dünya atmosferlerinden gelen müdahalenin üstesinden gelmek zorunda kalacak olsa da, Sascha Quanz, güneş sistemimizin dışında yaşam bulmak için 25 yıllık bir zaman çizelgesinin gerçekçi olmadığına inanıyor.
